
Liebster Ödülü Adaylığı – WordPress Etkinliği
29 Aralık 2021
Ev Arkadaşlarımın Yeni İsmi “Zibidik ve Zıbıdık”
3 Ocak 2022Bugün ettiğimiz bir sohbet üzerine yazmak istiyorum. Sohbetimizin konusu; kendini gerçekleştiren kehanet! Vay be… İlk duyduğum zaman çok ezoterik, mistik ve popüler kültürün inşaa ettiği kişisel gelişim zırvalıkları olarak algıladım. Ezoterik ve mistik kısmı düşününce beynimde ilk önce heyecan oluştu ama bu heyecan kısa sürüp yerini popüler kültürün inşaa ettiği kişisel gelişim ve karma zırvalıklarına bıraktı. Neden zırvalık diyorum? Çünkü bu karma denilen şey bana bir inanç gibi geliyor ve insanlar Allah’ın kurmuş olduğu sisteme inanmak yerine kendi kanıtlayamadıkları inanç sistemini kurmalarına saçmalık gözüyle bakıyorum.
Nedir Bu Kendini Gerçekleştiren Kehanet?
Beklenti etkisi, edebiyat ve psikolojide bir olgudur. “Kendini gerçekleştiren kehanet” ya da “Pygmalion etkisi” olarak da adlandırılan bu olgu; kişinin, bir süre sonra başkalarının (özellikle herhangi bir yanıyla kendinden üstün gördüğü insanların) ona ilişkin beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesi şeklinde açıklanabilir. Beklenti etkisi bilimde, mitolojide ve sanatta değişik boyutlarıyla işlenmiştir. Sosyal psikolojide başlangıçta gerçekliği olmayan bir durum hakkındaki beklentilerin gerçekleşmesine yol açma süreciyle beklenen davranışın sergilenmesi sonucu, olmayan bu halin gerçeğe dönüşmesi biçiminde “self fulfilling prophecy” teorisi olarak tanımlanır. Yani kişi kendi kehanetini kendi yerine getirir. olumsuz duygular, olumsuz sonuçlar doğurur. Bu teori 1911 yılında iki Alman araştırmacının bir at üzerindeki deneyleriyle bilimsel platforma oturtulmuştur. İnsandaki bilinçaltının beklenti etkisini açıklamaktaki rolü büyüktür.
İyi Şeyler Düşün İyi Şeyler Olsun Düşüncesi
Bu arkadaşımın bana bahsettiği beklenti etksisi “İyi şeyler düşün, iyi şeyler olsun” vb. fikirler genel olarak karmacılardan, burçların dünyaya yön verdiğine çok sağlam bir inanç duyanlardan vb. inanışlara sahip kişilerden çok fazla duyuyorum. Aslında bu düşünce İslam dininde tartışmalı olan bir konuyu hatırlatıyor. Levh-i Mahfuz konusunu. Bu konu inancımızda kesin olarak bildirilmesede bazı alimlerin zamanın başından, sonuna kadar gerçekleşecek olayların yazılmış olduğu bir kitap olduğuna inandığını görüyoruz. Ki Allah’ın zaten başından sonuna kadar olacakları bildiğini biliyoruz ve buna iman ediyoruz. Yani gerçekleşecek her olay sonucu belli iken “iyi şeyler düşün, iyi şeyler olsun” düşüncesi, beni kaderi alt edeceğine inandırmıyor.
Hatta şunu merak ediyorum; bir insan iki tane hayat yaşasa bir tanesinde sadece iyi düşüncelerin ve iyi dileklerin olduğu bir hayat, diğerinde ise daha gerçekçi ve mantık üzerine kurulu bir hayat. Bu hayatlarında iyi düşündükleri için başlarına gelen iyi şeylerin sayısı ile kötü düşündükleri için başlarına gelen kötü şeylerin sayısını istatistiksel olarak karşılaştırsak, fark ne olurdu acaba? Aslında böyle bir deneyi yapmak benim karmaya olan bakış açımı değiştirebilirdi. Çünkü inançtan ziyade, kanıtlanmış bir sisteme dönüşmüş olurdu ve bu inançtan çıkıp bilime girer, hatta kader inancını bile alt üst ederdi…
Hayr’a Yormak
Ben bu karma olayını, hayra yormak olarak daha inançlı ve mantıklı bir şekilde yorumlamak istiyorum. Aslında bu tam bir bakış açısı. Hatta Paulo Coelho bu konuda çok güzel, tam bir baş ucu kitabı yazmış, adı da Simyacı… Simyacı’yı okursanız burada anlatmak istediğimi çok iyi anlarsınız fakat yine belirtmek istiyorum bu tam bir bakış açısı ile alakalı. Hayat sadece siyah ve beyaz değildir. Hayat siyah ve beyazın arasında gidip gelir, çoğu zaman gridir. Biz müslümanlar başımıza bir şey geldiğinde hayr olsun inşallah deriz ve inanırız ki hayr’da şer’de Allah’tandır ve her şer’de bir hayr, her hayr’da da bir şer yatar. Çok güçlü bir inanıştır bu ancak insan zihni ilk hareket noktasını bilmediği ve sürekli hayatımızın idamesinde etrafımızdakilerden bu inanışı nasihat olarak duyduğumuz için farkındalığımızı kaybetmişiz. Simyacı kitabı bana bu farkındalığı tekrardan kazandırmıştı. Bu sayede iyi şeyler düşünmesem bile başıma gelen her şeyde bir güzellik bulabiliyorum. Her şeyde de bir güzellik bulduğum için hayattan aldığım zevk arttı ve hayat bana farklı renklerde geliyor.
İstesekte İstemesekte Bir Plana Hizmet Ediyoruz
Allah’ın makro ve mikro planları olduğunu biliyoruz. Yani Kader… Biz ise bu planın gerçekleşmesi için eylemlerde bulunuyoruz. Her birimiz kendi kaderimizi yaşarken Allah’ın belirlediği büyük plana da hizmet ediyoruz. Daha detaylandıracak olursak; oy veriyoruz, iktidara getirdiğimiz kişiler dünyanın gidişatına etki ediyor. Kimisi Yahudi katliamı yapıyor, kimisi doğayı katletmesi için fabrikaları teşvik ediyor. Bizim kişisel etkimiz makroda dünyayı değiştirirken, mikroda ise dünyanın değişimi, bizim sosyal hayatımızı etkileyerek, bizi değiştiriyor. Daha detaylı bir örnek verelim. Bu örnek için komplo teorisini baz alalım. Çin hükûmeti dünyaya korona virüsünü yaydı. Makro bir plan gerçekleşti. Bu makro planın gerçekleşmesi için, bu planı yapan kişileri hükûmette yetkili noktalara mikro planları olan halk getirdi. Buradaki mikro plana sahip halk, etki ettiği makro planda dünyaya yeni bir düzen kazandırdı. Bu yeni düzen içerisinde seni, yani mikro planı etkiledi. Korona yüzünden karantina altına alındın.
Şimdi bu olaya nasıl bakmak istersin? Sen karantina altına alındın ve hayatın kısıtlandı sosyal hayattan geri kaldın, işini kaybettin, çok para kaybettin! Ya da karantinaya alındın ve hızlı giden hayatın yavaşladı, işini kaybettin, karantina süreci boyunca yeni hobiler ve alışkanlıklar edindin. Rahatladın, huzur buldun. Karantina sonunda ise yeni yeteneklerinle daha güzel bir işe girdin. Çin’deki mikro plan olan vatandaş topluluğu, birleşerek makro planda senin hayatını değiştirdiler. Şimdi senin değişen hayatın ile vereceğin kararlarda makro planı değiştireceksin. İyi düşündüğün zaman başına iyi şeyler gelecek mi bilmiyorum ama başına ne gelirse gelsin o olaydaki iyiliği görürsen hayattan alacağın zevk değişecektir. Ve elbette acılarımız, kederlerimiz ve özlemlerimiz olacak. Çünkü bunlar olmazsa zıtlarının değerlerini bilemeyiz, yaşadığımız hayat rengini kaybeder.
Son Söz
Bu hayr’a yormak düşüncemin mutlaka psikolojik bir açıklaması vardır. Ben bunu bilmediğim için zırvalayıp durdum, psikoloji ile pek içli dışlı olmadığım için bilmiyorum. Yine de bana hayr’a yormak iyi düşün, iyi şeyler olsun’dan akla daha uygun geliyor. Çünkü bu hayatta iyi ya da kötü birçok çok şey olacak, önemli olan bu olayların içindeki iyiliği görebilmemiz. İyiyi gördüğümüz zaman her şey çok güzel olacak. Dünyanın başlangıcı olduğu gibi mutlaka sonu da olacaktır. Önemli olan bu sona bizim nasıl hizmet ettiğimiz.
Serkan Dinç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
2 Comments
Happy New Year from Brothers Campfire! Blessings to you and yours! 🤠🔥✨🧨
Thank you very much and I wish you a happy and peaceful year too! 🎉🎁